"Bazı insanlar karanlık bir mağarada, doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. Başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar, mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda, kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri, duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır." Eflatun
19 Kasım 2010 Cuma
BİRDİRBİR
BİRDİRBİR
Bu oyunu erkek çocuklar oynar. Oyuncular 8-10 kişilik gruplara ayrılır. İçlerinden biri ebe seçilir.
Ebe olan oyuncu belden öne doğru eğilir, ellerini dizlerinin üzerine koyar. Diğer oyuncular da bu
arkadaşlarının üzerinden atlamak üzere art arda dizilirler.
İlk sırada yer alan oyuncu "Birdirbir" diyerek ellerini ebenin sırtına bastırıp üzerinden atlar. Diğer
oyuncular da onu izlerler. Ancak her biri sırasındaki yerlerine göre veya atlayış sırasına uygun
olarak:
- İkidir iki, kurnazdır tilki!
- Üçtür üç, ebelik güç!
- Dörttür dört, kuş gibi öt!
- Beştir beş, seni aldım eş!
- Altıdır altı, o şamarı kim attı!
- Yedidir yedi, elim sırtına değdi!
- Sekizim seksek!
- Dokuzum durak! diyerek ebenin üzerinden atlarlar.
Atlayan her oyuncu olduğu yerde durup kalır. Diğerleri onlara değmemeye çalışır. Bu nedenle ilk
atlayan oyuncular ellerinden geldiğince uzak mesafeye atlamaya çalışacaklardır.
Dokuzuncu oyuncudan sonraki oyuncular da atlama sırasında şunları söylerler:
- Onum orak, haydi oturak!
- On birim yağlı börek!
- On ikim tuzlu çörek!
Bu atlamalar sırasında, atlayan oyuncu duran bir oyuncuya değerse bu kez ebe kendisi olur. Oyun
böylece sürüp gider.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
lütfen yorumunuzu buraya yazınız .